• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

bek

Türkçe - İngilizce

sıklık sırası: 9858

bek = savunucu [eski terim - öz Türkçe]

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) 1. Avcının saklanıp av hayvanı beklediği yer, pusu. 2. Pusuda bekleyerek yapılan av: Bu gece tavşan bekine gideceğim. 3. Beklenen iş. 4. Beklenen yer, pusu: Suçlu bekte imiş, maktul oradan geçerken tabancayla vurmuş. 5. Nöbet, bekleme, gözetme. 6. Gözcü, sürek avında bekleyen. 7. Bekçi kulübesi. 8. Avcı kulübesi. 9. Bekçilik ücreti.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) 1. Katı, sert, pek. 2. Hızlı, çabuk.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) 1. Yaban taflanları ve orman gülleri ile kaplı toprak. 2. Tarla sınırı.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) a. Hava gazı lambasının ucu.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) bk. pek.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) Bunsen beki.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) Fazla, çok, pek.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) Hızlı olarak, çabuk: Kitabı bek oku.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) İng. back (II) a. sp. Savunma oyuncusu: «Bekle haf, genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz.» - H. Taner.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) Sert, katı, sağlam, kuvvetli: Bugün çift olmaz, toprak çok bek.

BEK = (bek nedir; bek ne demek; bek İngilizcesi) sf. hlk. 1. Sert, katı. 2. Sağlam.

ilgili sözler / related words

1: 0 ms