Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 122artık = artefakt [öz Türkçe - eski terim]
artık = ekstra [öz Türkçe - eski terim]
artık = fazla [öz Türkçe - eski terim]
artık = fazlalık [öz Türkçe - eski terim]
artık = rest [öz Türkçe - eski terim]
artık = rezidü [öz Türkçe - eski terim]
artık = rezidüel [öz Türkçe - eski terim]
artık = rudimenter [öz Türkçe - eski terim]
artık = vestigeal [öz Türkçe - eski terim]
artık = fazla [Türkçe - Osmanlıca]
artık = zâid [Türkçe - Osmanlıca]
ARTIK
A) isim
1. Bir şey harcandıktan sonra artan bölümü: Kumaş artığı.
2. Kalan veya artan bölüm: Yemek artığını yal yaparak ineğe verdi.
3. Belirli bir işlem sonucunda geriye kalan, artan.
4. Bir kimyasal tepkimeden sonra arta kalan, işe yaramayan özdek.
5. (müzikte) Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli.
6. Bir vakfın gelirinden giderleri çıktıktan sonra kalan para.
7. Bir ekonominin kendini yeniden üretebilmesi için gerekli olandan daha fazla üretim yapması.
8. Tomruğun keresteye biçilmesi, kerestenin işlenmesi ve onarılması sırasında oluşan ve standartlarındaki boyut ve özellikler dışında kalan ıskarta mal, testere talaşı, kapak, kırıntı, kerestecik, takoz parçası veya parçacığı.
9. (edebiyat) Kimi koşuklarda uzun dizelerden sonra gelen ölçülü kısa dizeler.
10. İki yaşından itibaren oğlaklıyan keçi.
11. Kızlığını gayrimeşru kaybeden kız.
B) sıfat
1. sf. İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.
2. sf. Daha çok, daha fazla.
3. İşlemlerden sonra arta kalan özdek ya da özelliğe bağlı olan.
4. Faziletli.
C) zarf
1. Bundan böyle, bundan sonra: O adam çok yalan söylüyor, artık onunla görüşmeyeceğim.
ilgili sözler / related words