İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 1787 APPEAL = [ı'pi: l] verb
1 yalvarmak, daha yüksek bir mahkemeye başvurmak * eşanlamlı : request, plead, petition
İngilizce örnek : Two of the accused have appealed.
Türkçe çevirisi : Sanıkların ikisi temyize gitti.
İngilizce örnek : His lawyer appealed against the defendant's acquittal.
Türkçe çevirisi : Avukat, davalının beratı üzerine temyize gitti.
2 hoşuna gitmek, sarmak * eşanlamlı : attract, interest, captivate * karşıtanlamlı : repel, repulse
İngilizce örnek : Hayko Cepkin’s music does not appeal to everybody.
Türkçe çevirisi : Hayko Cepkin’in müziği herkesin hoşuna gitmez.
İngilizce örnek : The idea of marriage doesn't appeal to me.
Türkçe çevirisi : Evlilik fikri bana göre değil.
¤ noun
1 yalvarış, yakarış * eşanlamlı : request, plea, petition
2 cazibe, çekicilik, alımlılık * eşanlamlı : charm, attractiveness
İngilizce örnek : The beautiful actress is worried that she is losing her sex appeal.
Türkçe çevirisi : Güzel aktris seksapelini yitirmekten endişeleniyor.
3 daha yüksek bir mahkemeye başvurma
İngilizce örnek : The supreme court turned down our appeal.
Türkçe çevirisi : Anayasa mahkemesi temyizimizi reddetti.
APPEAL = (legal) The process of seeking a higher court's review of a lower court's decision.
ilgili sözler / related words