Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 113alt = bazal [öz Türkçe - eski terim]
alt = fon [öz Türkçe - eski terim]
alt = hipo- [öz Türkçe - eski terim]
alt = hypo- [öz Türkçe - eski terim]
alt = inferior [öz Türkçe - eski terim]
alt = inferiyor [öz Türkçe - eski terim]
alt = infra [öz Türkçe - eski terim]
alt = infra- [öz Türkçe - eski terim]
alt = kata- [öz Türkçe - eski terim]
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) 1. Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı: «Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor.» -Z. O. Saba. 2. Bir nesnenin tabanı: «Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı.» -O. C. Kaygılı. 3. Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü: Altına sandalye çekmek. 4. Bir şeyin yere yakın bölümü. 5. Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse, madun. 6. sf. Sınıflamalarda ikinci derecede olan: Alt sınıf. Alt cins. Alt takım. 7. sf. Birkaç şeyden aşağıda olan: «Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş.» -H. Taner.
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) Alanin transaminaz.
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) Eskiyen çorabın tabanına yeniden yapılan terlik biçiminde bir çeşit yama.
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) Halk yazınında bir koşanın ikinci dizesi.
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) Tarlanın, çukur, su toplanan bölümü.
ALT = (alt nedir; alt ne demek; alt İngilizcesi) Yırtılan çorabın tabanına yeniden örülen parça.
alt = dûn [Türkçe - Osmanlıca]
alt = mâdun [Türkçe - Osmanlıca]
alt = taht [Türkçe - Osmanlıca]
alt = zîr [Türkçe - Osmanlıca]
İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 15117ilgili sözler / related words