Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 2542ALDIRMAK = (aldırmak nedir; aldırmak ne demek; aldırmak İngilizcesi) 1. Alma işini yaptırmak: «Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım.» -N. Cumalı. 2. (-i, -e) Getirtmek: «Ne yaptı yaptı, nişanlısını oraya aldırdı.» -C. Uçuk. 3. Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak: Bademcik aldırmak. Çocuk aldırmak. 4. (-den) Başkasına kaptırmak: «Elimden aldırdım gül yüzlü yâri / Ben bir daha buldum ellere nispet» -Emrah. 5. (-i, -e) Sığdırmak: Bunca eşyayı bu küçücük eve nasıl aldırdınız. 6. (-e) mec. Önem vermek, değer vermek: «Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz» -E. B. Koryürek.
ALDIRMAK = (aldırmak nedir; aldırmak ne demek; aldırmak İngilizcesi) 1. Yüklü hayvanın bir yanı hafif, bir yanı ağır gelmek, meyletmek: Hayvan aldırıyor, tutta düzeltelim. 2. Hamlatmak, yormak: Hayvanı çok sürdük, aldırmışız. 3. İki parçayı birbirine uygun hale getirmek, alıştırmak.
ALDIRMAK = (aldırmak nedir; aldırmak ne demek; aldırmak İngilizcesi) Bir türkü veya şarkıyı kendi kendine söylemek, tutturmak: Kız bir türkü aldırmış gidiyor.
ALDIRMAK = (aldırmak nedir; aldırmak ne demek; aldırmak İngilizcesi) Kaptırmak.
ALDIRMAK = (aldırmak nedir; aldırmak ne demek; aldırmak İngilizcesi) Yakını ölmek: Yavrımı aldırdım, nerelere giden ben gari.
ilgili sözler / related words