İngilizce - Türkçe
sıklık sırası: 374 AIR = [eı] noun
hava * eşanlamlı : atmosphere
İngilizce örnek : Some fresh air will bring him round.
Türkçe çevirisi : Biraz taze have onu kendine getirir.
¤ verb
1 havalandırmak * eşanlamlı : ventilate
2 (düşünce vb.) dile getirmek, ortaya koymak * eşanlamlı : display, expose, publicize * karşıtanlamlı : concel, hide
* air raid = askeri hava saldırısı
* airs = hava, gösteriş
İngilizce örnek : I hate his affected airs.
Türkçe çevirisi : Onun yapmacık havalarından nefret ediyorum.
* air sick = uçak tutmuş
* by air = uçakla
İngilizce örnek : If you travel by air, they'll weigh all your suitcases.
Türkçe çevirisi : Uçakla gidersen bütün valizlerini tartarlar.
* give oneself airs = havalara girmek
* in the open air = açık havada, açıkta
İngilizce örnek : I like to spend most of my time in the open air.
Türkçe çevirisi : Vaktimin çoğunu açık havada geçirmeyi seviyorum.
* on the air = radyoda, dinlenebilir
* put on airs = havalara girmek, hava atmak
İngilizce örnek : That politician puts on an air of knowing more than he really does.
Türkçe çevirisi : O politikacı gerçekte bildiğinden daha çok biliyormuş havalarına giriyor.
AIR = (air nedir; air Türkçesi) Atmosferi oluşturan gazların karışımı. Kuru havayı oluşturan temel gazlar; Nitrojen- % 78.09, Oksijen- % 20.946, Argon- % 0.93 ve Karbondioksit- % 0.033. Meteorolojik açıdan en önemli gaz su buharıdır.
AIR: The invisible mixture of gases that surrounds the Earth and other celestial bodies.
ilgili sözler / related words