• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

up

İngilizce - Türkçe

sıklık sırası: 73

ana kullanım 1

ünlem

UP = [ap] adverb
1 yukarıya
İngilizce örnek : I jumped up from my chair when my team scored a goal.
Türkçe çevirisi : Takımım gol atınca sandalyeden yukarı sıçradım.
İngilizce örnek : Father is carrying the old table up to the attic.
Türkçe çevirisi : Babam eski masayı yukarıya tavan arasına taşıyor.
2 yukarıda, yüksekte
İngilizce örnek : The sun was already up when I woke up.
Türkçe çevirisi : Uyandığım zaman güneş çoktan yukarıdaydı (çıkmıştı).
3 ayakta, yataktan kalkmış
İngilizce örnek : She was asleep five minutes ago, but now she is up.
Türkçe çevirisi : Beş dakika önce uyuyordu ama şimdi yataktan kalkmış.
4 (zaman) bitmiş
İngilizce örnek : Time is up.
Türkçe çevirisi : Zaman bitti. (Vakit doldu.)
¤ preposition
yukarısında, yukarısına
İngilizce örnek : They are walking up the hill.
Türkçe çevirisi : Tepenin yukarısına yürüyorlar.
¤ adjective
yukarı giden
* up against = yüz yüze
* up and about = ayakta, yataktan çıkmış
* up and down = bir yukarı bir aşağı, bir ileri bir geri
* up to = 1 -e kadar
2 -e uygun, yeterli
İngilizce örnek : The job's too difficult for him; he isn't up to it.
Türkçe çevirisi : İş onun için çok zor; o, işe uygun değil.
3 -e bağlı, -e kalmış
İngilizce örnek : I don't care what kind of film we see; it's up to you.
Türkçe çevirisi : Ne tür film izleyeceğimize aldırmam; sana kalmış.
4 halt karıştırmakta, dümen çevirmekte
İngilizce örnek : I do not trust him at all; I am sure he is up to something.
Türkçe çevirisi : Ona hiç güvenmiyorum; bir dümen çevirdiğinden eminim.
* What's up = kon. Ne oluyor?, Ne var?, Ne oldu?, Sorun ne?

1: 0 ms