Türkçe - İngilizce
sıklık sırası: 472 ACI
A) isim
1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı:
- Eşim tatlıyı sever, ben ise cıyı.
2. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ısdırap:
- Futbolcu, rakibinin yaptığı sert faulle acı içinde kıvrandı.
3. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem:
- Depremde anne babasını kaybetti, Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın.
4. Karamuk denen dikenli çalının boya yapmakta kullanılan kökü.
5. Kinin ve diğer bazı alkoloitlerle kafein gibi değişik maddelerin, suda seyreltilmiş çözeltilerinin oluşturduğu tat veya bu tadı veren saf veya karışık maddelerin duyusal özelliği.
B) sıfat
2. Dilde yakıcı bir duyu uyandıran:
- Bu biber çok acı, yiyemiyorum.
6. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli:
- Acı bir rüzgâr esti, tir tir titredim.
7. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
- Senden böyle acı sözler duymak beni hayal kırıklığına uğrattı.
5. (renk) Çarpıcı, göz alıcı.
ACI - AĞRI
Acı ile ağrı arasındaki fark, genel olarak şöyledir:
1. Acı kısa süreli, ağrı uzun sürelidir.
2. Acı genellikle bir dış uyaranla gelir, ağrı bedenin içinde duyulur.
Örneğin düşersiniz, diziniz sakatlanır: acı duyarsınız. Sabah kalkarsınız, başınız ağrır, iki saat geçmez.
İngilizce - Türkçe
ilgili sözler / related words