• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

İngilizcenin Evrimi: Eski, Orta ve Çağdaş İngilizce


İngilizcenin Latince, Fransızca ve Yunanca’dan çeşitli nedenlerden dolayı aldığı sözcüklerin sayısı sonsuzdur. Bundan başka da İngilizce yalnız bunlardan değil, diğer Avrupa, Asya ve Afrika dillerindan da birçok sözcük almıştır. Özellikle Latin unsuru bugünkü İngilizcede o kadar baskındır ki Bradley’in iddiasına göre, herhangi bir adam, adıl ve yardımcı eylemler dışında, yalnız yüzde beşi İngilizce ve Fransızca köklerden gelmiş, diğerleri tamamen Latinceden girmiş yüzlerce sayfa İngilizce yazabilir.


Demek ki İngilizcenin en belirgin özelliği bileşik olmasıdır ve bu bileşiklik özelliği, yalnız İngilizcenin yazınında değil, dilinde de görülür. İngiliz dilinin bu bileşik olması özelliği üzerine burada bir nokta koyup, İngilizcenin dönemlerini ele alalım.


İngilizce üç döneme ayrılır: Old English (Eski İngilizce) başlangıçtan 1150 yılına kadar gelir; Middle English (Orta İngilizce) 1150 den 1500 e kadar gelir; Modern English (Çağdaş İngilizce) 1500 den başlıyarak bugüne kadar gelir. Old English ve Middle English terimleri göreli olarak yenidir. Bu terimlerin ne suretle çıktığını açıklamak, İngilizlerin kendi dillerine karşı görüşlerini ve zihniyetlerini ifade ettiği için yararlıdır.


Büyük Britanyayı beşinci ve altıncı yüzyılda istila eden Cermen boyların başlıcaları Jute, Angle ve Saksonlardır. Bu üç boyun lehçeleri ayrı olmakla birlikte, birbirini anlayabilecek kadar birbirine yakındı. Bu yakınlığı en önce Büyük Britanyanın eski sakinleri sezdi, ve Keltler bunların hepsine birden Sakson dediler. Altıncı yüzyılda bunların hepsine birden, Papa Gregory, Angli adını verdi. Roma misyonerleri Büyük Britanya halkının Cermen kısmına Angli adını vermekte devam ettiler ve Cermen müstevlileri de Büyük Britanyaya yerleştikten sonra, kendilerine Angli dediler. Bunun nedenleri arasında, yedinci yüzyıla kadar Angle’lerin ötekilere üstünlüğü olabilir. Her halde sekizinci yüzyılda yaşamış olan İngilizlerin büyük tarihçisi Bede de Büyük Britanyanın Cermen halkına Gens Anglorum yani Angle halkı ismini verdi. Bede’nin Angle’lere mensup olması, bu adı yeğlemesine bir neden olabilirse de, yarım yüzyıl sonra yaşıyan ve batı Saksonlara mensup olan Kral Aelfred de yazılarında Englisc yani Angle’lerin dili terimini kullandı ve bu terim duruma gerçekten uygundu. Çünkü Sakson’lara ait sözcükler, biçimlerini sürekli olarak kaybediyor, buna karşılık Angle’lere ait sözcük şekilleri her yere yayılıyordu. Bundan başka da Kral Aelfred’in Sakson lehçesinde yazdığı eski İngilizceyi Chaucer’in yazdığı orta İngilizceye dönüştüren en esaslı değişiklikler Angle’lerin lehçesinde başladı. Bu değişimler İngilizcenin çekimsel (inflectional) özelliğini ve cinslerini kaybetmesidir. Kral Aelfred’in İngilizcesinden Chaucer’in İngilizcesine kadar beş yüzyıl süren evriminde İngilizcenin göze çarpan noktası, Sakson’luktan sürekli olarak ayrılıp, Angle’laşmasıdır.


On altıncı yüzyılda, Norman istilasından öncekti yazını inceleyen dil bilginleri, bu yazının dilini tamamen kendi İngilizcelerine yabancı buldukları için buna Sakson adını verdiler. Ancak o devir halkının yalnız Sakson’lardan oluşmadığını düşünerek, ve Sakson sözcüğünün Almanyadaki Sakson’ları anımsatmasından çekinerek, Norman istilasından önceki dile Anglosakson ismini verdiler. Bu ismi ilk defa veren, Kraliçe Elizabeth devrinde yazmış olan Camden’dir. Bu sözcük daha ziyade İngiliz Saksonları ve dilleri demek istiyordu. On yedinci yüzyılda bu ad devam etti. On sekizinci yüzyıl dil bilginleri Kral Aelfred’in diline Anglosakson dediler. Bununla Norman istilasından önce İngilteredeki Cermenlerin konuştuğu bütün lehçeleri ifade etmek istediler. Ancak bunlar, Norman istilasından sonraki, özellikle on üçüncü yüzyıl İngilizcesini inceleyince yeniden bir güçlük karşısında kaldılar. On üçüncü yüzyılda yazılan yapıtlar ne Anglosakson ne de kendi konuştukları İngilizceye benziyordu. Buna Yarı-Sakson ismini verdiler. Ancak on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru İngiliz dil bilginleri, Alman dil bilgini Jacob Grimm’in dil tarihinin devirleri için kullandığı old (eski), middle (orta), new or modern (yeni ya da çağdaş) terimlerini benimsediler. İngilizcenin çeşitli devirlerini bu suretle ifadeye hayli şiddetli itirazlar oldu ve hâlâ bugün ilk iki devre Anglosakson ve Semi-Sakson diyen tek tük dilci vardır. Ancak başlıca dil bilginlerinın çoğunluğu bu dönemlere artık Eski, Orta ve Çağdaş diyor.


Bir yabancıya, hatta İngilize göre Anglosakson bugün herhangi yabancı dilden daha yabancıdır, Yarı-Sakson da gene bugünkü İngilizceden hayli uzaktır. O halde neden bunların başına eski ve orta sıfatlarını ekleyerek İngilizce demeyi yeğlemişlerdir? Çünkü bu dönemleri içinden inceledikleri zaman, evrimlerinde belirli bir yön görmüşler, bu dönemleri birbirinden başka birer dil gibi değil, aynı dilin çeşitli aşamaları olarak kabul etmişlerdir. Yani bir İngiliz için İngilizce bir bütündür; İngilizcenin birliği mutlaktır. Bu dilin evrimi bazen çok yavaş, bir iki defa da hayli hızlı olmuştur, ancak bu evrim bir yaşam evrimidir. Dil kimliğini yitirmemiştir. Bu evrime etki eden etmenler ne olursa olsun, Kral Aelfred’in yazdığı İngilizce, bugünkü İngilizceye ne kadar yabancı görünürse görünsün, gene tam anlamıyla İngilizcedir, ve İngiliz ekininin taksim kabul etmez bir evresidır. Yani bir İngiliz için dilinin birbirinden başka görünen bu üç evresi, birbirinin devamıdır. Aslında, İngilizcenin bu üç çeşitli dönemini kesin bir tarihle birbirinden ayırmak olanaksızdır. Ne zaman İngiliz, eski İngilizceyi bırakmış, orta İngilizceyi konuşmuş, ne zaman orta İngilizceyi bırakmış, çağdaş İngilizceyi konuşmuştur, bunu imgelmenin olanağı yoktur. Çünkü hiçbir  zaman bir neslin öteki nesli anlayamıyacak kadar hızla bir dil değişikliği olmamış, hiçbir zaman, bir dil kalkıp yerini başka bir dil almamıştır. Evrim, dilde hiç durmamıştır, eski İngilizcenin 1150 yılında Orta İngilizceye evrilidiğini söylemek, sırf eski İngilizcede orta İngilizceyi hazırlayan değişimlerin o tarihten sonraki yazılarda görüldüğünü söylemekten ibarettir. Orta İngilizcenin de 1500 yılında sonlandığını söylemek, gene, orta İngilizcede değişen ve yeniyi hazırlayan unsurların yazıya geçmesi ve matbaanın icadı sayesinde halk arasına hızla yayılması demektir.