• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

so

so

so = çok


1.So sözcüğünün en önemli anlamlarından biri de çok, öyledir.


She was so beautiful.

Çok güzeldi. (Öyle güzeldi ki.)

 

The film was so fascinating.

Film çok büyüleyici idi. (Film o kadar büyüleyiciydi ki.)


2. Olumlu ifadelere katılmak için so+ soru formu yapısı kullanılır.


"I get up early every morning." "So do I."

"Her sabah erken kalkarım." "Ben de."


"He must switch off the lights." "So must I."

"Işıkları kapatmalı." "Ben de."


I'll be in London next month, and so will they.

Gelecek ay Londra'da olacağım, onlar da.


The girls have seen this film, and so have the boys.

Kızlar bu filmi gördü, oğlanlar da.


3. Daha önce geçen bir söz veya ibareyi yinelememek için  yardımcı fiillerle birlikte kullanılır.


He asked me to pack everything into this suitcase and I did so.

Her şeyi bu bavula koymamı istedi ben de öyle yaptım.


I wanted to explain, but I was told I mustn't do so.

Açıklama yapmak istedim, ama bana öyle yapmamam gerektiği söylendi.


Önceki bir cümlenin tamamına atıfta bulunmak için de kullanılabilir.


"He's coming tomorrow.""If so, I can talk to him."

"Yarın geliyor." "Eğer öyleyse, onunla konuşabilirim."


Bu anlamda think, believe, suppose ve hope fiilleriyle sıkça kullanılır.

 


"Is she coming tonight?" "I think so."


"Bu akşam geliyor mu?" "Sanırım öyle."


 


"Will I be able to find a job?" "I hope so."


"Bir iş bulabilecek miyim?" "Umarım öyle olur." (İnşallah bulursun.)


 


4. Önceki bir cümleyi vurgulamak veya doğrulamak için so kullanılabilir. Burada so, farkına varma veya şaşkınlık gösterir.


 


"You forgot your passport." "So I did."


"Pasaportunu unutmuşsun." "Öyle olmuş."


 


"He has finished all the wine." "So he has!"


"Bütün şarabı bitirmiş." "Öyle olmuş!"