• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

own, possess, have

own, possess, have


1. Possess eylemi daha çok resmi ve hukuksal bağlamda kullanılır:


He was found guilty of possessing heroin.

Eroin bulundurmakla suçlandı.


He lost everything he possessed in gambling.

Sahip olduğu her şeyi kumarda kaybetti.


Possess ayrıca, çoğu kişinin sahip olduğu bir şeye bir kişinin sahip olmayışını anlatırken olumsuz anlamlı tümcelerde kullanılır.


This is the only handbag she possesses.

Sahip olduğu tek el çantası bu.


Very few families in this town possess a fridge.

Bu kasabada çok az kişi buzdolabına sahiptir.


2. Own eylemi daha çok satın aldığımız, bize verilen veya yasal olarak bizim olan şeyleri gösterir.

 

He owns fifty acres of land.

Elli dönüm araziye sahip.

 

He owns a fleet of thirty taxis.

Kırk taksilik filosu var.

 

I don't own the flat, I'm just renting it.

Daire benim değil, kiradayım.


Own eylemi şu ifadelerde kullanılır (bunların yerine possess veya have kullanılamaz):


privately owned company : özel şirket

publicly owned company : kamu şirketi

partly/wholly owned by sb : kısmen/tamamen birinin

 

3. have (veya have got), sıradan insanların sahip olduğu şeyleri, veya sıradan bir şeye sahip oluşu gösterir.


I have a pen.

Bir kalemim var.

 

I have a girlfriend.

Kız arkadaşım var.

 

Everybody has a TV.

Herkesin televizyonu var.

 

Have you got a car?

Arabanız var mı?


I have two sisters.

İki kız kardeşim var.

 

Have’in hem anlamı geniştir hem de kullanımı daha yaygındır. Own kullanılan her yerde have kullanılabilir, ancak have kullanılan her yerde own kullanılmaz çünkü own daha çok maddi sahipliği belirtirken have eylemi I have a cold. I have an idea. gibi maddi olmayan şeyleri de belirtir.