• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

ought to

ought to

ought to = -meli, -malı, iyi olur, gerekir


1.  Ödev veya tavsiye belirtir.


You ought to put out your cigarette here.

Burada sigaranı söndürmelisin.


We ought to find a good school.

İyi bir okul bulmalıyız.


You oughtn't to throw stones at the cat. 

Kediye taş atmamalısınız.


2.  Olasılık belirtir.

 

He left quite early. He ought to catch the train.

Oldukça erken çıktı. Treni yakalaması gerekir.


I've controlled it many times. There shouldn't be any mistakes.

Onu defalarca kontrol ettim. Hata olmaması gerekir.

 

3. ought to have done = -mesi gerekirdi (ama yapmadı)


He ought to have oiled the hinges.

Menteşeleri yağlaması gerekirdi.

 

You oughtn't to have crossed the street without looking.

Bakmadan caddenin karşısına geçmemen gerekirdi.