• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

make, do

make, do

 

İkisi de Türkçeye yapmak olarak çevrilen bu eylemlerden do daha çok sıradan bir hareketi yapmayı gösterir. Bu eylem, daha önceden orada olmayan bir şeyi var etmek anlamında değil, bir fiili gerçekleştirme, gerçekte veya fikir olarak önceden mevcut olan bir şeyi yapma anlamını verir.

 

'What are you doing tonight?' 'I'm watching television.'

'Bu akşam ne yapıyorsun?' 'Televizyon izliyorum.'

 

Have you done the exercises yet?

Alıştırmaları yaptın mı?

 

Make eylemi daha önce mavcut olmayan bir şeyi yapmak, üretmek anlamını verir. Bu eylemin aynı zamanda neden olmak, yaratmak , oluşturmak anlamları da vardır.

 

Look! Mother has made a cake.

Bak! Annem kek yapmış.

 

He made a fuss because he was angry.

Yaygara kopardı çünkü kızgındı.

 

He made a fortune when he was young.

Genç yaşında bir servet yaptı.

 

They made a long journey to Asia.

Asya'ya uzun bir seyahat yaptılar.


Make fiilini bir nesne, ardından da bir sıfat izleyebilir.


You made me unhappy.

Beni mutsuz ettin.


Your words made the boss very angry.

Sözlerin patronu çık kızdırdı.


Make eylemi, ettirgen çatıda make somebody do something kalıbında kullanılır.


The doorkeeper made us leave. 

Kapıcı bizi gitmeye zorladı.

 

I can't make him change his mind.

Ona fikrini değiştirtemiyorum.

 

She made her boyfriend promise for the marriage.

Erkek arkadaşını evlilik için söz vermeye zorladı.