• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

enough

enough

enough  = yeterli


1. Bir belirtici olarak isimlerden önce kullanılır.


There isn't enough water for all of us.

Hepimiz için yeterli su var.

 

Don't worry. There's enough food for all of us.

Merak etmeyin. Hepimiz için yeterli yiyecek var.


2. Zamir olarak tek başına kullanılır.


He doesn't earn enough to live on.

Geçinecek kadar yeterli kazanmıyor.

 

She has more than enough.

Yeterinden daha fazlasına sahip.


3. Sıfat, belirteç ve fiilleri niteler, bu durumda onlardan sonra gelir.


This box isn't large enough for the books.

Bu kutu kitaplar için yeterince büyük değil.

 

She speaks German fluently enough.

Almanca'yı yeterince akıcı konuşuyor.


Have you really studied enough? 

Gerçekten yeterli çalıştın mı?


4.  enough + to do kalıbında enough isimden önce gelir; araya for + isim/zamir girebilir.

 

enough + isim + (for + isim/zamir) + to do


(a) We haven't got enough money to buy a new car.

Yeni araba almak için yeterli paramız yok.


I didn't have enough time to catch the train.

Treni yakalamak için yeterli vaktim yoktu.


(b) There is enough water for all of us to have a glass.

Hepimiz için bir bardak içmek için yeterli su var.


5. Bu kalıpta isim yerine sıfat veya belirteç kullanılırsa enough bunlardan sonra gelir, yine araya for + isim/zamir girebilir.


sıfat/belirteç+ enough + (for + isim/zamir) + to do

 

(a) She isn't old enough to make her own decisions.

Kendi kararını verecek kadar büyük değil.


I don't feel well enough to go to work.

İşe gidecek kadar kendimi iyi hissetmiyorum.

 

He didn't drive fast enough to catch the train.

Treni yakalamak için yeterince hızlı sürmedi.


(b) The piano isn't light enough for her to move.

Piyano onun kaldırabileceği kadar hafif değil.

 

This flat isn't large enough for five people to live in.

Bu daire beş kişinin (içinde) yaşayabileceği kadar büyük değil.


He didn't speak slowly enough for me to understand.

Benim anlayabileceğim kadar yavaş konuşmadı.