• Medya

  • Uygulama

  • Google Play

apposition


Aynı şey ya da kişiyi belirten iki ad ya da ad öbeğinin art arda gelmesine koşuntu (apposition) denir.



my daughter Sumru

kızım sumru

 


my husband Mustafa

kocam Mustafa


 

Ankara, the capital of Turkey

Türkiye'nin başkenti Ankara


a distinguished novelist, Aziz Nesin

seçkin bir Türk romancısı Aziz Nesin


 


the Turkish poet Nazım Hikmet

Türk şair Nazım Hikmet

 


Ayşe's husband, Osman Taşçı

Ayşe'nin kocası Osman Taşçı


Her mother, a Canadian, lives in Bodrum

Bir Kanadalı olan annesi Bodrum'da yaşıyor.



Our neighbour Mr Fowler is a musician and broadcaster.

Komşumuz Bay Fowler bir müzisyen ve spikerdir.


The hatred in his voice shocked the beautiful secretary Linda Green.

Sesindeki nefret güzel sekreter LindaGreen'i ürküttü.


The man in class is Mr Öztunç, our teacher.

Sınıftaki adam öğretmenimiz Bay Öztunç'dur.



Özne durumundaki bir koşuntu, fiilin çoğul yapmaz:


Edward, my neighbour, can't ride a bicycle

Komşum Edward bisiklet süremez.


Mr Öztunç, our teacher, isn't in class.

Öğretmenimiz Bay Öztunç sınıfta değil.



Yalnızca adlar değil, başka dilbilgisel öğeler de koşuntu olarak kullanılabilir:
1. Eylemlikler (infinitives with to) koşuntu olarak kullanılabilir:


His intention, to escape from prison, is impossible to carry out.

Tutukevinden kaçma niyetinin uygulanması olanaksız.


I don't like my job, to translate business letters.

İş mektupları çevirmek olan işimi sevmiyorum.



His plan, to cross the enemy border, is dangerous.

Onun düşman sınırını geçme planı tehlikeli.


2. Ulaçlar (gerunds) koşuntu olarak kullanılabilir:


She has got a bad habit, biting her nails.

Kütü bir alışkanlığı var tırnaklarını yeme.


His job, being a pilot, requires experience.

Pilotluk olan işi deneyim gerektirir.


Emine doesn't like her job, typing letters.

Emine, mektup daktilo etmek olan işinden hoşlanmıyor.


3. Sıfatlar ve belirteçler koşuntu olarak kullanılabilir:


The cottage is miles away, much too far to walk.

This antique is quite valuable, worth a lot of money.


4- That-yantümcesi tanımlayan (a) ya da tanımlamayan (b) bir yantümce oluşturabilir:


a- He doesn't believe in the theory that man evolved from monkeys.

İnsanın maymundan evrimleştiği kuramına inanmıyor.


The suggestion that we should make no attempt before he comes is quite reasonable.

O gelmeden önce hiçbir girişimde bulunmamamız gerektiği yolundaki öneri oldukça makul.

  b- The sad truth, that her husband deceived her, was a great shock to her.

Kocasının kendisini aldattığı acı gerçeği onda büyük bir şok etkisi yaptı.


This rumour, that the dean will resign, was not true.

Dekanın istifa edeceği yolundaki bu söylenti doğru değildi.


5. Soru sözcükleri ile başlayan tümcecikler, tanımlayan (a) ya da tanımlamayan (b) ad yantümceleri olabilir:


a- I haven't got the faintest idea why he was so angry with you.

Sana niçin öyle kızdığı konusunda en ufak bir fikrim yok.



b- This argument, who should be the leader of the group, must be settled soon.

Grubun önderinin kim olacağı konusundaki bu tartışma derhal sona erdirilmelidir.